Gümrükler, tarihin bütün dönemlerinde iktisat politikasının en önemli araçlarından biri olmuştur. Gümrük vergileri; gelir elde etmek, iç ve dış politikaları şekillendirmek, ülkenin genel sağlığını, yerli sanayii ve bebek endüstrileri korumak gibi pek çok amaca hizmet etmektedir. Taşıdığı bu öneme karşın, ülkemizde gümrükler üzerine yeterince çalışma yapılmamıştır. Bu eksiklik tarih, uluslararası ticaret, maliye, lojistik ve iktisadın yanı sıra hukuk doktrininde de görülmektedir. Gümrük mevzuatının hacmi, karmaşıklığı ve sürekli değişim içerisinde olması, gümrük hukukuna ilişkin çalışma yapılmasını güçleştirmektedir. Ülkemizde gümrük hukukuna ilişkin tartışmalar, gümrük vergileri ve uyuşmazlık çözüm yollarıyla sınırlı kalmıştır. Gümrük hukukunun idare hukuku boyutu ise geri planda kalmaya devam etmektedir.
Bu çalışmada; gümrük faaliyetleri, gümrük işlemleri ve gümrük uyuşmazlıklarının çözüm yolları idare hukuku boyutuyla ele alınmıştır. Çalışma neticesinde; gümrük idareleri tarafından gerçekleştirilen gümrük gözetimi ve gümrük kontrolü faaliyetlerinin kolluk faaliyeti niteliğinde olduğu, adsız düzenleyici işlem kategorisinin gümrük hukukunda önemli bir yere sahip olduğu, gümrük idareleri tarafından gümrük mevzuatının uygulanması amacıyla tesis edilen işlemlerin idari işlem niteliğinde olduğu, bu işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümünde idari ve yargısal çeşitli çözüm yollarının kabul edildiği ve 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun bir idari usul kanunu olduğu sonuçlarına ulaşılmıştır.