Sultan-ı Hakikat, tasavvufun derinliklerinde, hakikat enerjisini ilahi aşktan; aydınlığını ilahi nurdan alan ve âlemleri kuşatıp aşan bir seyretme harekâtıdır. Bu çok yüksek hal aslında, dilin imkânları dâhilinde kalınmak zorunluluğu içerisinde vücut bulmuş bu eserde, anlatılmış olanın çok üstündedir. Bu hali veya halleri yaşamak da anlatmak da hal ehlinin işidir. Bir veli, bir üstat işidir.Sultan-ı Hakikat bilgilerinin şahidi ve aktarıcısı, Üstat Muzaffer Kına’dır. Üstat, burada yaşanmış olan hallerin ve bu hallerde olan bilgilerin beşeri bir şahsiyete mal edilemeyeceğini, hakikat ve hal bilgisinin sahibinin Sultan’ın bizzat kendisi olduğunu söylemektedir. Kişi ise bundan tekâmülü kadar, nasibi kadar alacaktır. Ona bu yolda bir sınır, bir son da yoktur.Kitap, gül esansıyla özel olarak basılmıştır.
Tanıtım Metni