Hâkimin davayı aydınlatma ödevi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda düzenlenmiş olan bir yargılamaya egemen ilke olarak çalışma içerisinde incelenmiştir.
Hâkimin, tarihsel süreç içinde pasif bir konumdan etkin bir konuma geçişi ile birlikte, dava sürecinde eksiklik ve çelişkilere işaret eden, taraflarla yer yer kararını açıklamadan, tarafsız ve bağımsız konumunu yitirmeden müzakere eden bir hâkim modeli benimsenmiştir. Bu gelişmeler önce Kıta Avrupası hukuk düzenlerinde kendisini göstermiş, daha sonradan da Anglo Sakson hukuk sistemlerine geçmiştir.
Özellikle, hâkim algısında nesnelleşmeyi ve Alman hukukundaki gibi algının ve aydınlatmanın belgelenmesini savunan çalışmada; hâkimin davayı aydınlatma ödevinin medenî yargılama hukukunun amacı ile bağlantısı, tarihsel gelişimi, diğer egemen ilkeler ile ilişkisinden sonra, hâkimin davayı aydınlatma ödevinin kapsamı, bu esastan, dilekçeler, beyanlar ve deliller üzerindeki durumu ile dava sürecindeki diğer yansımaları, ilkenin amacı, incelenmiştir. Özellikle, ispat ölçüsü ile hâkimin davayı aydınlatma ödevi ilişkileri, öğretide tartışmalı olan avukatlı ve avukatsız davalarda ödevin durumu, sürpriz karar yasağı ile bağlantısı konuları ayrıntı ile değerlendirilmiştir. Son bölümde ise, hâkimin davayı aydınlatma ödevinin sınırları, ihlal edilmesi durumunda yasa yolları, hâkimin hukuki, cezai ve disiplin yönünden durum değerlendirilmiştir. Çalışmanın sonuç kısmında ise tüm çalışma konusu kapsamında elde edilen çıkarımlar, yazarın görüşleri ve yasada meydana getirilmesi halinde yararlı olacağı düşünülen değişiklik önerisi sunulmuştur.