Osmanlı İmparatorluğu varlığını koruyabilmek için Batı’yı örnek almağa başladığı andan itibaren, Türk aydınları Batı meselesi üzerinde düşünmeğe başlamışlardır. Ancak yeni teknik imkânlar ve müesseseler ile beraber, topluma yabancı olan Batı’nın değerleri ve sathî görünüşleri de Türk toplumuna girmiş ve toplumdaki fertlerin yetişme, görüş ve şahsiyetlerine göre farklı şekillerde değerlendirilmiştir. Batı tesirindeki Türk edebiyatına, toplumun her sahasında görülen değişmeler aksetmiştir. Osmanlı aydını geleneğin ve alışkanlıklarının yarattığı değer ölçüleriyle yaşarken Batı’dan da, yeni bir dünya görüşü gibi gelen birtakım farklılıkları değer olarak almış ve daimî bir ikilik içinde yaşamıştır. Edebiyatımızın ilk ürünleri arasında alafranga ve alaturka iki tipin çıkması, bu değişik tesirlerin tezahürlerindendir. Son devir edebiyat tarihimizin en canlı simalarından biri olan Halide Edib Adıvar (1882 -1964) hakkındaki bu eserde, medeniyet krizini bizzat kendi hayatında yaşamış ve eserlerinde işlemiş olan Halide Edib’de Doğu ve Batı meselesinin tezahürü incelenmektedir.
Tanıtım Metni