Sağlık uygulamalarının hukuk dünyasındaki yansımasında tıbbi müdahalenin temellendirilmesi bulunmaktadır. Bu nedenle çalışma kapsamında aslen adım adım tıbbi müdahale öncesi gereklilikler, tıbbi müdahalenin uygulanması ve sonrasında gelişebilecek hukuki sonuçları kronolojik bir biçimde ele alınmaya çalışılmıştır. Bu kapsamda ilkin, tıbbi müdahalenin hukuki dayanakları ve hukuka uygunluk şartları ele alınarak hasta tedavisi öncesinde hizmet sunumunun yasal dayanakları açıklanmıştır.
Bunu takiben hekim tarafından gerçekleştirilecek aydınlatma yükümlülüğünün kapsamı ve uygulamada karşılaşabilecek özel haller dikkatinde önem arz eden özellikleri açıklanmıştır. Aydınlatmanın diğer tarafı olarak ise rıza ehliyeti üzerinde durularak, hasta rızası ve istisnalarının neler olduğu belirtilmiştir. Bu noktada aydınlatılmış ve rıza verilmiş bir tıbbi müdahale neticesinde ortaya çıkabilecek bir tıbbi malpraktis iddiasında ileri sürülebilecek tıbbi hataların neler olduğu ve uygulamada sıkça rastlanan tıbbi hataların kapsamı incelenmiştir.
İşbu çerçevede bir tıbbi malpraktis iddiasının ispatı için günümüzde gereklilik haline gelen bilirkişi raporları detaylıca irdelenmiştir. Öyle ki Yargıtay tarafından verilen bozma kararlarının gerekçeleri ve uygulamada karşılaşılan sorunlar dikkate alındığında, bilirkişi raporlarının kapsamının nasıl olması gerektiği ve hukuki tartışmanın aydınlatılması maksadıyla bilirkişilere hangi tıbbi belgelerin gönderilmesi ve hangi soruların sorulması gerektiği hususunda bir boşluk bulunduğu gözlenmektedir. Bu maksatla çalışma içerisinde uygulamadaki bu soruna çözüm önerileri getirilmeye çalışılmıştır.
Son olarak ise 7406 Sayılı Kanunla, sağlık meslek mensuplarının soruşturma ve kovuşturma usulüne getirilen yeniliklerin neler olduğu ve Mesleki Sorumluluk Kurulu'nun yasal çerçevesi açıklanarak, hekimler tarafından tıbbi malpraktis çerçevesinde işlenebilecek bazı suç tiplerinin incelemesine yer verilmiştir.