"Falih Rıfkı Atay’ın sürükleyici, zengin muhtevalı, zıt görünüm ve olaylara dayanarak tezlerini savunan bir üslubu vardır.” Prof. Dr. İlber ORTAYLI “Her yerde, fildişi vitrinlerinde, katlana heybetlene inen haşmetli kale kapısında ve onun ötesinde, taze sularla akıyormuş hissini veren Nehr-i Behişt’te ve ta uzaktaki buram buram Kutub-Minar’da, Altamış’ın taşları sökülmüş harap türbesinde, gülümseyen maymunlarda her şeyde bir çağırış, bir alıkoyuş, kalp içinden bir tutuş var. Her yer ve her şey, fakat bütün bunları kaplayan canlı ve içli bir hava, halkın asil tatlılığı, yaralı kuş sesli kadında bile gülen dudak, çağlar ötesinden bir eski haberle bakışı esrarlaşan ihtiyar, önümüze serdiği sari ve dibaların sırma, altın ve gümüş hışırtıları içinde öksürüğünü göğsünde tutarak: “Bunu al raca...” diye bir işleme uzatan paçavralı satıcı, Ganj’dan su alan kara iskeletin gururlu vecdi, alınları damgalı, ayakları bilezikli, burunları mücevherli kadınlar, hepsi... ... Bütün Hindistan, bu kalp ve mistik insanlığı, iskelenin son basamağında bizden böyle kopuyor. Kaç defa herkesten aynı suali duymuştuk: Hindistan’ı öğreniyor musunuz? En iyi anlayış, bir gönül varışı, değil midir? Biz Hindistan’ı sevdik!”
Tanıtım Metni