Hukuk devleti ilkesinin 1970'li yıllarda fark edilmiş unsuru olan haklı beklentinin korunması, günümüzde bağımsız bir ilke olarak kabul edilmektedir. Haklı beklentinin korunması, diğer ilkelerle bazı hususlar açısından benzerlik göstermekle birlikte başkaca korumaları da içermektedir.
Alman hukukunda "vertrauensschutz", Fransız hukukunda "confiance légitime" ve diğer ülkelerde "legitimate expectation" kavramıyla ifade edilen haklı beklenti, bireylerin hukuka, dolayısıyla da devlete olan güvenlerinin güvencesini oluşturur. Diğer taraftan haklı beklentinin korunması gerekliliğinin dayanakları arasında iyiniyet, tabiî adalet, hukuk devleti, istikrar, kazanılmış haklara saygı, hukuki güvenlik, hukuki kesinlik, ölçülülük, eşitlik, özerklik, iyi idare, temel hak ve hürriyetlerin korunması, nesafet, yetkinin kötüye kullanılmaması, adalet ve adil davranma gibi ilkeler bulunmaktadır. Bu ilkeler haklı beklentinin idare hukukunda korunmasının ne denli önemli olduğunun en temel göstergeleridir.
İlkenin temel fikri, öngörülebilir bir hukuki çerçevede hayatlarını idame ettirme hakları bulunan her bir bireyin, yanlış yönlendirilmesi sonucunda oluşan güvensizliklerinin giderilmesidir. Bu açıdan haklı beklenti, idarenin belirli yönde hareket edeceği hususunda idareden sadır bir tasarruf sonucunda oluşan, bireyin idareye olan güveninin, bazı durumlarda uygun bir görüşme ortamında usuli bir korumayla, bazı durumlarda ilgilisine idareye karşı kendi lehinde bir tasarrufta bulunulmayı talep etme imkânının tanındığı esas korumayla sağlanan, bazı durumlar da ise tazminat yoluyla karşılanan bir fayda, rahatlama ya da çare bulma beklentisidir.