İdarenin yargısal denetimi; idari yargılama hukukundaki birçok farklı kavram, kural, ilke ve yetkinin kullanılma kapasitesiyle belirlenir. Denetim yoğunluğu, denetim sürecinde yargıcın müdahale etme gücünü etkileyen dış faktörlerle birlikte, yargıcın bu kapasiteyi ne kadar etkin kullandığıyla ilgilidir. Bu haliyle yargısal denetim özellikle takdiri kararlar söz konusu olduğunda göreli bir pozisyondadır. İdarenin yargısal denetiminde; yargılanabilir işlem kategorileri, yargısal yetkiler, maddi denetim ölçütleri öngörülebilir bir denetim düzeyi sunmamakla birlikte etkili bir hukuki koruma sağlamaktan da uzaktır.
Bu sebeple yargı işlevini ve yetkisini ortaya çıkaran bir dizi anayasal ve kurumsal faktörle birlikte yargısal denetimde kullanılan gerekçeler ve yetkilerin asgari gerekliliklerinin ortaya konulması; hem etkili yargısal koruma hem de hukuki öngörülebilirlik açısından önem taşımaktadır. Çalışmada idari yargıda yargısal denetimin yoğunluğu; idari yargının işlevi ve anayasal konumu, yargıç yetkileri, referans normların genişliği, yargısal kararların etkililiği ve çeşitliliği ile idarenin yargısal denetiminde hangi denetim gerekçelerinin kullanıldığı ve idari işlemin her bir denetim ölçütü ve yöntemiyle ne kadar denetlenebildiği gibi sorunlar çerçevesinde değerlendirilmiştir. Bu çerçeve bize, etkili ve öngörülebilir bir yargısal korumayı mümkün kılan olasılıkların neler olduğunu gösterebilir. Yargısal denetim yetkilerinin idari yargının işlevi gözetilerek genişletilmesi ve denetim ölçütlerinin rasyonelleştirilmesi ve benzer davalara standart bir şekilde uygulanması; öngörülebilirlik sorununu minimize edebileceği gibi etkili bir hukuki koruma sağlama işlevini de yerine getirmektedir.