Yürütmenin durdurulması, idarenin yetkilerini hukuka aykırı bir şekilde kullanması durumunda açılan bir iptal davasında, işlemin icrai niteliği ve dava sürecinde işlemin yürütülmesinin kendiliğinden durmaması nedeniyle iptal davasının önemli bir unsuru olarak karşımıza çıkmaktadır. Kişisel, meşru ve aktüel bir menfaati idari işlemle zedelenen kimse, bu işleme karşı açtığı iptal davasında öncelikli idari yargı yerinin vereceği yürütmenin durdurulması kararıyla korunmasını bekler. Çünkü icrai işlemlerin idarece resen icra edilmesinin önlenebilmesi ancak idare yargıcının vereceği bir yürütmenin durdurulması kararı ile mümkün olabilir. Aksi takdirde açıkça hukuka aykırı olan bir işlemin, dava sonunda idari yargı mercilerince iptal edilinceye kadar uygulanabilmesi mümkün olabilecek ve sonrasında belki de kararın uygulanması imkansız veya faydasız hale gelebilecektir.
Yürütmenin durdurulması kurumu idari yargıda kişilerin temel hak ve hürriyetlerin korunması ve kamu yararı arasında adil bir dengenin sağlanmasını gerçekleştiren en ivedi ve etkili yoldur. Böyle bir yetkinin kullanılmaması idare karşısında savunmasız olan vatandaşın ivedi olarak korunması gereken hak ve hürriyetlerinin teminat altına alınmaması sonucunu doğuracaktır. Bu açıdan yürütmenin durdurulması, temel hak ve özgürlüklerinin etkili bir korumasında etkili bir araç olmakta; idarenin hukuka ve kanuna aykırı işlemlerde bulunmasını ve onu yürütmesini önlemek amacını gütmektedir. Yürütmenin durdurulması kararıyla birey ve toplulukların özgürlüklerini tehdit eden idari işlemlerin iptal davası sonuçlanıncaya kadar askıya alınması sağlanmakta ve idarenin yargısal denetimini etkili kılmaktadır.