Türk Ceza Kanunu'nun 26. maddesinin 2. fıkrası uyarınca ilgilinin vereceği rıza, aranan diğer şartları da sağladığı sürece, eylem hukuka uygun olup, suç teşkil etmeyecektir. Ancak ilgilinin rızası her durumda eylemi hukuka uygun hale getirmeyecektir. Kişinin tasarruf yetkisinin bulunduğu haklar bakımından ilgilinin rızası geçerli olacaktır. Rızanın geçerli olması için aranan şarlar; rızanın açıklanması, rızanın konusu, rızanın gösterileceği zaman ve rızayı gösteren kişinin rıza ehliyetine sahip olmasıdır.
Kitapta, TCK'da düzenlenen ilgilinin rızasının sağlık hukuku bakımından hekimin cezai sorumluluğuna olan etkisini irdelenmiştir.
Tıbbi müdahaleler, hukuka uygunluk koşullarını sağlamadıkları müddetçe kişinin vücut bütünlüğünü ihlal etmektedir. Ayrıca doğan neticeye bağlı olarak meydana gelen suç bakımından hekimin cezai sorumluluğu doğmaktadır. Tıbbi müdahalelerde ilgili, tıbbi müdahaleye maruz kalan kimsedir. İlgilinin vereceği rızayı almadan önce hekim, tıbbi müdahalenin özelliği ve sonuçları bakımından hastayı aydınlatmalıdır. Hastanın aydınlatılması ve rızası neticesinde müdahalenin hukuka uygun olmasının temelinde, kişinin kendi geleceğini belirleme hakkı bulunmaktadır. Bu hak sadece rıza verme hakkı doğurmamakta, aynı zamanda tedaviyi ret hakkı da vermektedir. Bu nedenle kitapta, rızanın geçerlilik koşullarını açıklanmakla birlikte, rızanın gösterilmesi gereken tıbbi müdahaleler, bu müdahalelerin özellikleri ve rızanın alınmaması veya geçerli olmayan rıza neticesinde hekimin cezai sorumluluğunun ne olduğu da ortaya konulmuş, TCK'da suçların yer aldığı sıralama doğrultusunda bazı tıbbi müdahalelerde rızanın özelliği izah edilmiştir. Tıbbi müdahale için rızanın aranması temel ilke olduğundan, bu ilkenin istisnası olan durumların neler olduğu, bu durumlarda müdahalenin hukuka uygunluk koşullarına yer verilmiştir. Son bölümde ise tıbbi müdahale için rızanın alınmaması veya alınan rızanın geçerli olmaması durumu incelenmiştir.