Agnostisizm, nihilizm (hiççilik), sekülerizm, pozitivizm, darvinizm, freudizm, ateizm ve deizm birbirlerini besleyen ve belli bir bütünlük oluşturacak şekilde bağlantısallıkları olan din karşıtı düşünce hareketleri, tamamen Batı tarihi içerisinde ortaya çıksalar da Batı'nın belirleyici tek kültür hâline gelmesiyle evrensel bir boyut kazanarak diğer coğrafyalardaki toplumlarda da etkili olmuştur. Tarihî süreç içerisinde sebepleri, sonuçları, din açısından yol açtığı sorunlar ve birbirleriyle olan bağlantıları açısından ele alınan ve objektif bir şekilde eleştirisi yapılan bu hareketlerin ortak noktası, geleneksel Tanrı tasavvurunu yıkmak ve büyük kurumsal dinlerin insanlar üzerindeki nüfuzunu kırmaktır. Batı'da bilimsel gelişmeler ve zenginleşmeyle birlikte geleneksel dünyanın bütün değerleriyle toptan bir hesaplaşmaya girilmiş, tarihte Hristiyanlık üzerinden uygulanan baskılar ve yapılan haksızlıkların faturası, akıl-vahiy tartışması üzerinden vahiy dinleri olması açısından Yahudilik ve İslâm'a çıkartılmış ve bu dinlerin Tanrı tasavvuru, eleştirilerin merkezine konmuştur. Tanrı'nın varlığını ve dinlerin gerçekliğini sorgulamak noktasında bilimsel bilgi ve akıl mutlaklaştırılmış, gelenekteki akıl-vahiy tartışmaları Aydınlanma'yla birlikte radikal bir şekilde aklın ve bilimin üstünlüğünün ilan edilmesiyle sonuçlanmıştır. Geleneksel Tanrı-âlem-insan hiyerarşisi yeniden kurularak insan hümanist bir felsefeyle bütün değerlerin belirleyicisi olarak tarihte Tanrı'ya verilen rolü üstlenmiş, vahyin yerini akıl, Tanrı'nın yerini âdeta tanrısallaştırılan insan almıştır. Bilimin dinle olan ilişkisinin görünür hâle geldiği evrim teorisi ve onun felsefî ifadesi olan Darwinizm, bütün bu hareketlerin en önemli bilimsel dayanağını oluşturması ve diğer hareketlerle olan belirleyiciliği yönünden ayrıca üzerinde durulmuştur.