Biz Alemi ervahta kimdik? Yüreklerde nişan göstererek milyonlarca Can alemlere savrulduk. Emeklerimizi zayi ederek Tekamül adı altında terakki edip Nurumuzu tamamlamaya Kalü belada ikrar verdik..! Allah‘ı yar bildik ama yarattıklarını üfürdüğü nefesi (can-ı) yaren bilmedik, ırk olduk, din olduk, mezhep olduk, kadın olduk, erkek olduk, hep didiştik. Yaktık yıktık sonra adına tövbe dedik. Kul hakkını unutarak, özümüzü aldattık, Can hakkıyla Hakkın karşısına çıkarak! Bize bir ses dinletildi ama biz onu susturmuştuk sevmiyorduk O sesi. Vicdanımızı dinlemedik, muhakemesini yapmadık, tekrar savrulduk ötenin ötesi alemlere kah cennetlere, kah cehenemlere, bitmedi bitmeyecek olan öze yolculuk maceramızı artık sonlandırmak gerekmez miydi..? Bulmalıydık şah damarımızdan geçen gölgesiz ışığı, kuş cıvıltılarıyla herkesin herkese dinlettiği dinlediği Vicdan sesiyle kanatlanmalıydık halifeye yakışan kamil insan edasıyla; sebepsiz, koşulsuz tüm arzı sevmeliydik Bir‘in Bir‘e olan Aşkıyla artık göz yaşları dinmeliydi, O pınarlardan Işık damlamalıydı! Yüzüyorduk sahili olmayan ummanda ama hep kendimizi kandırarak çıkmak istemiyorduk Can denen Özümüze. Haklılığımız hep bize sunulan yolumuzdu ama hakiki yolun bizden perdelenen içimize olduğunu unutarak görmezden geliyorduk. Dışarıda arıyorduk ıstıraplarımızı, alemleri gezen bedenlerimizi görmezden geliyorduk! Haklı olarak kendimizi hatırlamadığımızdan, ama hatırlamak içinde çaba göstermediğimizden dün yaptığımızı dahi unutuyorduk unutmak istiyorduk kiralık olan kalblerimiz gibi, bir despot bekliyorduk onu da nefsimizle yaratıyorduk yaşamımıza kurallar koyuyorduk dışı adil içi kul hakkıyla dolu. Kat be kat nefisler oluşturuyorduk egolarımızın zanlarımızın oluşturduğu varlık perdesiyle..! Birden o ses duyuldu (Sur-a Üflendi) vakit tamam Hasat zamanı..! An-da uyandık perdeler aralanmıştı, gözlerimizden kalbimiz bakıyordu. Hakikat Bir-di ve bizim bire yolculuğumuz O sesle Son buldu..! Kaderin Senin Amellerinin Sonucudur...!