İnsanlığın kadim tarihi dikkate alındığında, "insan hakları" kavramının adalet anlayışı içinde özel bir vurguya sahip olmasının geçmişi çok da eskiye dayanmıyor. Günümüzde bile kimileri için toplumsal vicdanı ve siyasi iradeyi harekete geçirmesi gereken duyarlıkların başka birçok kimse için boş bir slogan olarak görüldüğü bilinmekte. Tüm bu koşulları dikkate alan bu özlü çalışma, sadece dünyanın görece geri kalmış bölgelerinde değil, "uygar" batıda dahi insan haklarını savunmanın güçlüklerini, kavramın kökeninde yatan tarihsel, politik ve kültürel arka planın bütünlüğü içinde ele alıyor.