Gönül erlerinden birisi hiddetinden ve şiddetinden ağzı köpürmüş bir pehlivan gördü. Orada bulunan birine “Buna ne olmuş?” diye sordu. O da “Birisi ona kötü söz söylemiş.” dedi.
Gönül eri hayretle; “Bu pehlivan yüz kiloluk rakiplerini kaldırıyor, kündeye getirip yıldızları saydırıyor da bir sözün ağırlığına dayanamıyor mu? Asıl pehlivan güreşte rakibini yenen değil, öfkelendiği zaman öfkesini yenen kişidir.” dedi.
Gönül doktoru olan eğitimciler anlaşılır bir dille, yumuşak sözlerle, iyi iletişim kurarak gönül bahçesine girenleri, gönül sularıyla yoğurmalı ve bir sanatkâr gibi iyi insanlar yetiştirmelidir.
Bu eser; uzun yıllar eğitimin içinde görev yapan, “Öğrencilerime nasıl faydalı olabilirim?", "Sahile vuran denizyıldızları gibi onlardan ne kadarına yaşam sevinci verebilirim?” sorularıyla dertlenen bir eğitimcinin emeğidir.
İnsan Yetiştirme Sanatı olarak adlandırılan bu emek; üzerinde eğitim öğretim sorumluluğu bulunan bütün anne babalara ve geleceğin mimarları olan eğitimcilere, iyi insan yetiştirme hususunda önemli bir ışık olacaktır.