Dinî düşünce geleneği teklifi, insanın yaratıcısını bilip tanıdığı ve pratikte ona kulluk ettiği bir dizgiye yerleştirmiştir. Mükellefiyetin eylem boyutu, insanın neleri yapıp yapmaması gerektiği sorusuna verilecek cevaba göre şekillenir. Fakat bu normatif çerçevenin bağlı olduğu bir meta-etik alan söz konusudur. Bu bağlamda ''ahlakla ilgili yargıların niteliği ve kaynağı nedir?'' sorusu,'' insanın davranışlarını ahlaka konu etmeyi mümkün kılan şey nedir?'' sorusu tarafından öncelenmiş olur. Birincisi eylemin değeri ve bu değerin kaynağı, ikincisi ise irade ve özgürlük sorunuyla ilintilidir. Bu çalışma her iki meseleyi de soruşturma imkanı sağlayan mukaddimât-ı erbaa tartışmalarına ilişkin bir kavram, problem, argüman ve yaklaşım haritası ortaya çıkarma amacı taşımaktadır.
Tanıtım Metni