Seher vakti, in cin uykuda. Yolcunun içinde bir fırtına, bir yangın. Doğrulur, yerinden. Fırtına savuracak, yangın yakıp kül edecek. Yolcu yol arar. Ayakları onu bir yoldaşa çeker. Kapıyı çalar, kapı sürmelidir, açılmaz. Yolcu tedirgin olur, panikler. Bir kere daha yüklenir kapıya. Bu kez kapı açılır, onu avluda gözleri sürmeli biri karşılar. Gözlerini alamaz sürmelinin gözlerinden; nutku tutulur, konuşamaz adeta kendinden geçer. Bu hâl bir süre sonra geçince sürmelinin önünde diz çöker; içindeki fırtınayı dindirecek, yangını söndürecek yol arkadaşının o olduğunu söyler. Gözleri sürmeli, yola uygun musun, senin yoldaşlığına güvenilir mi bakmamız gerekir deyip kendisini sınava çekeceğini söyler. Bu kapıda nöbet tut, nöbetin bitince sıran gelir, seni içeri kabul ederiz, der. Yolcu yolda nöbete başlar. Gecenin ayazına, gündüzün yakıcı güneşine, kara tipiye, yağmura çamura aldırmadan nöbete devam eder. Sürmeli, yolcunun sebatından emin olunca ona yola nasıl devam edeceğinin yolunu gösterir: Menzil uzaktır, yollar zorludur. Bu yolu kısaltmanın, menzili yakın etmenin tek yolu vardır o da aşk atına binip vakit kaybetmeden yola koyulmaktır, der. Yolcu aşk atının yelesine tutunur, gece gündüz demeden yol alır. Gecenin zifiri anında, in cin uykuda. Uyanık olan sadece yolcu ve aşk atı, menzilin kapısında... Yolcu kıbleye döner ve Rabbine yönelir: “Ya Rabbi, şu anda herkes sevdiklerinin yanında ve derin uykudalar. Bense sana geldim. Benim senden başka gidecek kapım yok. Kendimi senin rahmet, merhamet, inayet ve hidayetine bırakıyorum. Bana kerem et, lütfunla gönlümü şenlendir, içimde senden özge ne varsa temizle, beni arındır. Biliyorum sen, sana yönelen kalbi ve açılan eli boş çevirmezsin. Ben günahkârım, af ve mağfiret sahibi sensin. Ben senden sadece muhabbetini umarım, vedûd olan sensin.” Seher yolcuyu öyle sarıp sarmalamıştır ki bu rahman ve rahim olan Allah’ın yolcunun duasına cevabıydı.
Tanıtım Metni