İslam felsefesi tarihi, İslam medeniyeti içerisinde yetişmiş Müslüman mütefekkirlerin ortaya koydukları eserlerin tarihidir. Felâsife ismi ile adlandırılan Müslüman filozofları, ele aldıkları Yunan düşüncesi mirasının sadece aktarıcısı konumunda bulunmamışlar; başka kültürlerin kavramlarını İslam itikadı doğrultusunda dönüştürmüşler ve Müslüman zihnin malı yapmışlardır. İslam felsefesi, Doğu ile Batı arasında bir köprü görevi görüp işlevini aydınlanma dönemi sonrası modern felsefeye devreden, tarihte kalmış bir aşama değildir. İslam felsefesi, ilahi kelamın içeriği ile irtibatını koruyan; varlık, bilgi ve değer düzeylerinde devamlı diri kalan bir bilinci yansıtan, yaşayan bir disiplindir. İslam felsefesi bu diriliği, spekülatif bir zihin faaliyeti olmanın ötesinde, diğer İslam bilimleri ve disiplinleri ile kurduğu organik irtibata borçludur. İslam felsefesinin güncel kalabilmesi için İslam toplumu ile geçmişte olduğu gibi bütünleşmesi gerekir. İslam ilimleri, İslam şehri içerisinde yaşar.
Bu kitap, İslam felsefesi birikiminin İslam ilimleri ve İslam toplumuyla entegre olması gerektiği bakış açısından hareketle kaleme alınmıştır. Kitapta, Müslüman filozofların ait oldukları toplumun sorunları ile nasıl bütünleştiklerine dikkat çekilmiştir. Bunun için felsefenin başlıca ilahiyat ve ahlak sahalarındaki problemleri öne çıkarılmıştır. Bununla birlikte kitap, ayrıntılarda kaybolmak yerine, belirli örneklerden hareketle genel, anlaşılır ve öğretilebilir bir çerçeve sunmayı hedeflemektedir.