ÖnsözBana en sevdiğin şiiri söyle sana kim olduğunu söyleyeyim! Yeryüzünün en eski sesi şiir, sanatın her alanını sözün anası olarak hep besledi. Şiirin gücü, edebiyatın öykü ve roman macerasına öncülük etti. Sözün yalvacı şairlerin, yüz yıllardır süren amansız koşusu, insanlığa yaratıcılığın en yüksek ürünlerini sundu. Belki bu nedenle insanın şiirle ilişkisi ekmek ve su ihtiyacı gibi vazgeçilmezdir. Sözün hasıdır şiir. Her sanatçı için, suyu hiç eksilmeyen bir kaynaktır. Her bir şiir, günlük yaşantımızda, hatıralarımızda, gerçekle yüzleştiğimiz zorlu anlarda bir deniz feneri gibi yol gösterir bize. Şiirle iletiriz sevgiliye hislerimizi, şiirle ağlar ve güleriz açık ya da gizli. Anlatmakta zorluk çektiklerimizi, şairin iki dizesiyle söyleyiveririz en anlaşılır belki de en zor dilde. Çok sevdiğimiz şiirler vardır. Bizim olan, büyümemize, geçmişe ve hatta geleceğe tanıklık eden; kalbimizden hiç düşürmediğimiz. İşte bu en sevdiğimiz şiirler bizi bize en doğru anlatan sözlerdir. Kişiliğimizin aynasıdır sanki o şiirden gelen o ölümsüz sesler. Hepimizin kalbinde saklı bir yüz gibi en sevdiği bir şiir yok mudur ‘bu benim’ dediği? Cezmi Ersöz, sözün anayurdu bu ülkede, şiirin eşsiz örneklerinin söylenip, yazıldığı bu topraklarda, en sevilen sanatçılara en sevdikleri şiirleri sorarak bir gül bahçesi oluşturmuş: Kalbimde Bir Şiir Gizli. Kimi sanatçı, tek bir şiir adı söylemiş, kimileri birden çok, ama bir tanesini seçmek zorunda kalmış. Aynı şiiri seçenler olmuş hiç habersiz birbirinden. Ama hiçbir sanatçı, ‘ ben şiir bilmem, anlamam’ dememiş gül bahçesinden gül seçerken. İnsanın ilk ve son sözü şiiri yaşatmaya adanmış bu kitapta yer alan dizeler, aslında hepimizin en sevdikleri. En sevdiklerimizin de en sevdikleri. O zaman kim olduğumuzu çok iyi biliyoruz, kalbimizdeki şiirleri bir daha okuyup, yaşarken, yaşatırken....