İnsan nedir? sorusuna filozofların da teologların da bin-lerce farklı cevabı vardır elbette. Ama en kısa ve Öz tanımlardan birini ldquo;Hayat hikayedir. Ve bir insanı sevmek, onun hikayesini sevmektir." diyerek Martin Heidegger yapmış sanırım.Aynı mantıkla bir insandan nefret etmenin de aslında onun hikayesinden nefret etmek olduğunu sÖyleyebiliriz pekala. Bir insanı lsquo;Özlemek onun hikayesini merak etmek-ken, lsquo;bir insanı Öldürmek de onun hikayesini bitirmektir, ya da bir insanı unutmak, onun hikayesini unutmaktır da diyebiliriz.İnsan nedir?rdquo; Sorusunun bir başka kısa ve Öz cevabı ise doğu irfanından gelmiş. ldquo;Yek katre-i hucirc;nest, sad hezaran endicirc;şerdquo; yani ldquo;İnsan üç beş damla kan ve bin bir endicirc;şedir.rdquo; şeklinde bir cevap vermiş Sadicirc; Şirazicirc; aynı soruya. Bu ise, insanı etten, kemikten ve yalın bir hikayeden alıp içine duygu-ları katan, Eşref-i Mahlukat mertebesine yerleştiren bambaşka bir bakış açısı..Velhasıl kelam insan, dili, dini, rengi ve hatta cinsiyeti olmayan, Özlem duyan, Öfkelenen, huzur arayan, belki bulan, güven hisseden, korkan, duygulanan, ağlayan, gülen, seven, sevilen, günah ya da sevap işleyen, iyi ya da kÖtü, herkes, herhangi biri, ama insan işte. En nihayetinde bitecek bir hikaye için kendisiyle savaşan, kazanan, kaybeden, hırs ve haset dolu insan.Adem ile Havadan bugüne süregelen, insan hikayelerine Karadeniz Kıyısından bakmaya çalıştım. Duygu katan herkese teşekkür ve minnetle...