Blue Surprize Yolcu Gemisi, açık denizde ilerliyordu. Akdeniz liman şehirlerini gezecek olan devasa gemide, mürettebatla birlikte, iki bin beş yüz kişi vardı. Her şey rüya gibi başlamışken, birden kâbusa dönüştü. İki yolcuda coronavirüs vakası görülmüştü. Karantinaya alınan gemiden, on dört gün boyunca hiç kimse ayrılamayacaktı. Eda ile Salih, gemiye Antalya limanından binmişlerdi. Balayı çiftinin sırlarla dolu bir evlilikleri vardı. Birbirlerine olan hisleri ise, sürekli değişime uğruyordu. Diğer yolcular gibi, onlarda virüsün kol gezdiği gemide sıkışıp kalmışlardı. Eda’nın geçmişinden gelen birisi, gemide ortaya çıkınca kâbuslar ikiye katlandı. Hem coronavirüsle, hem de geçmişin karanlığıyla savaşan iki genç, bu savaştan sağ çıkabilecekler miydi? Sahiden aşk neydi? Nasıl bir duyguydu bu? İnsan, kalbine neden hükmedemiyordu? Demek ki, her kalbin bir ışığı vardı. Aynı ışığı görünce, ona uçuyordu pervane misali. Kalbinin bir köşesi için için sızladı... ‘Belki bir gün,’ diye düşündü. Eda ile, kötü anılarla dolu bu şehre yeniden geliriz. Eski ve kötüleri geri verir, yeni ve güzelleri alırız. Böylece, durum eşitlenmiş olur. Yeter ki, bir kayıp verilmesin. Yeter ki, buradan iki kişi gidilsin. Umut etmeyi severdi ya, umutsuzluğu da bir o kadar sevmezdi. Uyuyan umudu, bir uyanabilseydi...
Tanıtım Metni