Bilirkişilik kurumunun önemi, Ceza Muhakemesi Kanunu'nda bilirkişilik yanında aynı hükümlere tabi ‘uzman mütalaası' kurumunun da düzenlenmesiyle daha da artmıştır. Bu önem, yalnızca uygulamada sıkça ve birden fazla kez bilirkişiye başvurulmasından kaynaklanmamaktadır.
Suçluluğun tür ve sayı açısından artması, suçluluk ortamlarının işlenme metod ve araçlarının her geçen gün gelişen farklı teknolojik gelişmelerden doğrudan doğruya etkilenmesi ve suçluluk profillerinin de suç işlenirken veya sonrasında delillerin ortadan kaldırılması veya zor erişilebilir hale getirilmesi dolayısıyla ciddi ispat güçlüklerine yol açmaktadır. Bilimsel/teknolojik yeni metod ve araçların birçok alan gibi, özellikle suçların aydınlatılmasında da çok kullanılması, bu alanlardaki değişimin delillerin sağlamlığı, ispat gücü ve ispat yönleri açısından diğer delillerden, daha emin bilgiler sunması dolayısıyla, bilirkişilik kurumu çok daha önemli olmuştur.
Delillerin değerlendirilmesi açısından hâkim veya savcıların gerekli olduğunda bilirkişiye başvurması, adil bir yargılanma, kuşkudan arınmış bir hüküm ve somut olay adaleti için vazgeçilemez olmuştur. Olayların aydınlatılması, aydınlatma süreci ve kurulan hükmün meşru, hakkaniyete uygun ceza ve ceza muhakemesi hukuklarının amaçlarına hizmet edebilmesi için bilirkişilik kurumunun da kendi içinde her açıdan yenilenmesi ve ilgili pozitif mevzuat açısından gözden geçirilip geliştirilmesi gerekmektedir.
Bilirkişilik kurumu kadar önemli ve uzun süredir ihmal edilen diğer bir alan ise, tercümanlık kurumudur. Tercümanlık kurumu çok sınırlı ve sadece ya duruşma sırasındaki bazı beyan delillerinin o andaki çevirisi ya da dosyadaki evrakın olduğu gibi yargılanma diline çevrilmesinden ibaret kısıtlı bir uygulamaya konu edilmektedir.
Yargılama dili dışındaki bir dilin muhakemede kullanılması, daha sık bir gereklilik olarak karşımıza çıkmakta, suçların farklı ülkeleri ilgilendirir biçimde işlenmesi yanında, yargılamada beyanı alınanların farklı diller bilmesi de bu kurumu önemli hale getirmiştir.
Özellikle konuşma, duyma ehliyeti olmayan veya sınırlı kişilerin bilgi ve görgülerinin yargılamaya aktarılması, bu kişilerin suçlanan veya hak arayan kişiler olarak yargı erkinden gerektiğince faydalanabilmesi için tercümanlığın da ele alınmasını gerektirmektedir. İnsan haklarına dayalı, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletinin adil ve meşru bir yargılama yapabilmesi için, bu kitapta yapıldığı üzere, karşılaştırmalı hukuk çalışması kaçınılamaz bir husustur.