Geçim sıkıntısı çeken Nafiz Efendi, dertlerini kadehlerde ve şişelerde boğarak nefes almaya çalışan bir akşamcıdır. Bir gün kaynanasının maaş koçanını çalarak kendini meyhaneye atar. Körkütük sarhoş halde eve dönerken kaynanasının hışmından kurtulmak için ona bir baş lahana alır ve peşine takılan mahalle çocuklarının alaylarıyla sallana kaykıla ilerlerken akşamın alacakaranlığında fark edemediği bir kör kuyuya düşer. Nafiz Efendi, mahallelinin ve polisin yardımıyla kuyudan çıkarılırken koltuğuna lahanasıyla birlikte bir de çıkın alır. Ancak çıkına sarılı olan şey, Nafiz Efendi’nin sandığı gibi lahana değil, kesik bir insan başıdır. Tesadüfen bulunan bu kesik baş, İstanbul emniyetini alarma geçirir. Sırlarla dolu bu korkunç cinayeti çözmek için görevlendirilen Seyit ve Remzi Efendiler kolları sıvayarak soruşturma ve sorgulamalara başlarlar. Bu baş kime aittir, neden kesilip kuyuya atılmıştır, bedenin geri kalanı nerededir ve asıl önemlisi katil ya da katiller kimlerdir? Mizahı ve akıcı üslubuyla Hüseyin Rahmi Gürpınar, tek polisiye romanı olan Kesik Baş’ta gerilimli ve sürükleyici bir kurguyla okuru, 1900’lerin başında İstanbul’un ara sokaklarında, izbe köşelerinde, mezarlıklarında ve gizemli otellerinde başlayıp İtalya’ya uzanan bir dedektifliğe davet ediyor.
Tanıtım Metni