Kırsal toplumun değişimi meselesi birçok yönden oldukça güncel ve kritik bir konudur. Türkiye'nin kırsal alan ve tarım politikaları yıllardır eleştirilmekte, bu politikaların doğruluğu sürekli sorgulanmakta ve yanlışlığı üzerine hiç değilse zımni bir ittifak olduğu dikkatlerden kaçmamaktadır. Kırsal politikaların tarımı teşvik etmekteki yetersizliğinden hareketle, süreç içerisinde kırsal alanda tasfiyenin meydana geleceği ve köylerin boşalacağı iddiaları sürekli artmıştır. Konunun uzmanları ağırlıklı olarak kırsalın tasfiyesinden bahsetmekte ve meseleye bu kabulü esas alarak yaklaşmaktadır. Fakat “Gerçekten durum bu mudur?” sorusunun peşine düşüldüğünde, durumun öyle olmadığı görülür. Köy ve kırsala yönelik ana akım düşüncenin eleştirisiyle yeni teorik bir yaklaşım geliştirilmiştir. Genel köylülük, kırsal yapı, demografik özellikler ile sınıfsal yapıyı şekillendiren üretim, bölüşüm ve dağıtım gibi kategorik ilişkilerdeki değişimin çok yönlü canlanma/iticileşme parametreleriyle köylerin tamamen tasfiye olacağı iddiaları boşa çıkmıştır. Kırsal alanda süreç boyunca değişen müdahale ve dinamiklerle iticileşme ile canlanma boyutlarının yerel/bölgesel düzeyde farklılaştığı görülecektir.