Daha sahilden uzaklaşmadan “Abla, abla, beklesenize,” sesine döndüm, baktım plaj tarafından koşarak gelen Ayşe, kardeşim. Osman kürekleri bıraktı, Ayşe de sandala atladı. Üstünde yine benim bikinilerimden biri, indirimi bekleyip aldığım. Hep sormadan alır, bunca zamandır ne desem faydası olmadı. Ben kimseden bir şey istemem. Plajda kalabalık bir grubu gösterdi. “Onlarla geldim ama sandalla gezmek istiyorum, eskiden de gezerdik, değil mi abla?” Ben biliyorum, aklı fikri Osman’da, merak ediyor. Sessiz öfkeler, küçük sırlar, mor ışıltılar, turuncu şezlonglar, yokuşun dibinde kalan ve yolu tek olan evler. Yanını yöresini ışıtamayan anneler ve babalar, sesler, alışkanlıklar... Bulut bulut fısıltılar... Nemli ve ılık toprak, yağmuru emmiş. Masada çatal bıçak sesleri ve nefeslerimiz. Sedef Betil, uzak ve yakın kederleri anlatıyor Kısa Karanlıklar’da... Kendini hatırlatan yaraları... Uzun ve serin zamanları...
Tanıtım Metni