Veriler günümüz dünyasında ekonominin işleyişi içinde gittikçe artan bir paya sahip olmaya çoktandır başladılar. Kişisel veriler de bu gelişim içinde hatırı sayılır bir yere sahip oldu. Öyle ki birçok şirket elindeki kişisel veri havuzlarıyla servetlerini arttırdı ve dünyanın en değerli şirketleri arasına girdi. Hepimiz bazen bilerek bazen de farkına bile varmadan gündelik hayatta kullandığımız uygulamalarda ve ziyaret ettiğimiz sitelerde birçok verimizi bırakıyoruz. Bu verileri işleyen şirketler onlarla uygulamalarını geliştiriyor, tüketici alışkanlıklarını tespit ediyor, bize kişiselleştirmiş reklamlar sunarak işletmelerinin finansal kaynaklarını zenginleştiriyorlar. Kullanıcılar olarak bizler de bu şirketlerin sağladıkları hizmetlerden ve içeriklerden çoğu zaman para ödemeden yararlanma imkanına sahip oluyoruz. Devletler bu iş modelinin hukuki çerçevesini çizerken, merkezinde kişilerin özel hayata saygı hakkı olan, kişisel verilerin korunması hukukunu kullanmaktadırlar.
Kitap ise bu yaklaşımı eleştirmek ve bu yaklaşımın söz konusu iş modelini tanımlamakta yetersiz kaldığını ileri sürmek için yazılmıştır. Bu kitapta ekonomik menfaatleri (hizmet ve içeriklerden yararlanmak) için iradi olarak kişisel verisini sağlayan bir kişi ile bu verileri yine ekonomik menfaatleri için işleyen bir şirket arasındaki ilişkinin aynı zamanda bir borçlar hukuku sözleşmesi olarak değerlendirilmesi önerilecektir. Bu minvalde kitapta, önce Kişisel Verileri Koruma Kanunu ve Genel Veri Koruma Tüzüğü çerçevesinde kişisel verileri koruma hukuku rejimi ele alınmış, daha sonra borçlar hukuku gözünden kullanıcılar ile çevrimiçi içerik ve hizmet sağlayıcılar arasındaki hukuki ilişki tartışılmıştır.