Ekonomik ve teknolojik değişimler, çalışma hayatının düzenlenmesinde değişim ihtiyacını da beraberinde getirmiş, bu nedenle çalışma hayatında "esneklik" ve giderek "güvenceli esneklik" kavramları yerini almıştır. Güvenceli esneklik anlayışı, atipik iş sözleşmesi türlerinden olan kısmi süreli çalışma ve çağrı üzerine çalışma modellerini doğurmuştur.
Kısmi süreli iş sözleşmesi Türk İş Hukukunda, ilk defa 4857 sayılı İş Kanunu'nda düzenlenmiş olmakla birlikte bu tarihten önce de uygulanan bir iş modeli olması sebebiyle bu sözleşme türüne ilişkin Yargıtay kararları çok daha eskiye dayanmaktadır.
Bununla birlikte, değişen iş ihtiyaçları sebebiyle kısmi süreli çalışan işçi sayısı her geçen gün artmakta ancak temel iş yasalarının tam süreli iş sözleşmesini esas alması, kısmi süreli iş sözleşmesi ve türlerine ilişkin yasal düzenlemelerin sınırlı kalması sebebiyle bu iş sözleşmesi türüne özgü sorunlar güncelliğini korumaktadır. Kısmi süreli çalışanların sosyal güvenliği de güncel sorunlardan biri olarak görülmektedir.
Bu çalışmada, kısmi süreli iş sözleşmesi Bireysel İş Hukuku, Toplu İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku bakımında ele alınmış olup öğretideki görüşler ve Yargıtay kararları ışığında kısmi süreli çalışmada işin düzenlenmesi, işçilik alacakları, iş sözleşmesinin sona ermesi, kıdem ve ihbar tazminatları, iş güvencesi ve sosyal güvenlik alanında yaşanan güncel sorunlara, tartışmalara ve çözüm önerilerine yer verilmiştir.