İnsanın ölümle savaş aracıdır anlatılar. Ölümü yenmek için her gece bir öykü anlatan Şehrazad’ın yazgısı insanlığın yazgısıdır aslında. İnsan nesli ölümün, ölümlü olduğunun farkına vardığı andan itibaren anlatmaya başlamıştır. “Hikayeci yetkisini ölümden almıştır.” der Benjamin. Anlatmak, deneyimi paylaşmak bir ihtiyaçtır. Mitoslar, masallar rasyonel aklın kullanılmadığı, bilimin henüz gelişmediği dönemlerde insana dünyayı açıklar. Sonraki çağlarda da insanlar yeni araçlarla yeni anlatılar oluşturmaya devam etmiştir. Bilimler, dinler, edebiyat, tiyatro vb. alanlarda üretilen anlatılar insanlığın anlam oluşturma araçlarıdır.
Öykülü filmin dışında, eğitim filmleri, belgesel ya da haber filmleri gibi türleri olmasına rağmen sinema; birincil olarak "öykü anlatma" misyonunu üstlenmiş, kitlelerin ilgisini öyküler anlatarak çekmiştir. Sinematografik anlatım araçlarıyla bir öykü anlatmanın geçmişte ve günümüzde en popüler yöntemi olan klasik anlatı, kuralları 1910’lu ve 1920’li yıllar boyunca Amerikan stüdyo sistemi tarafından Hollywood’da geliştirilen ve tüm dünyaya yayılan bir anlatım biçimidir. Bu çalışmanın amacı; klasik anlatımın ustalık seyivesine ulaştığı, 1930’ların başından 1950’lerin sonralarına dek süren bir zaman diliminde etkin olan Stüdyo Döneminde yapılan klasik anlatı filmlerinin dramatik ve biçimsel yapısını incelemektir.
Basım Yılı | 2023 |
Baskı Sayısı | 1 |
Cilt Tipi | Ciltsiz |
Kağıt Tipi | 2. Hamur |
Sayfa Sayısı | 280 |
Yazar | Ayşen Oluk Ersümer |