İtalya’nın güneyinde küçük bir sınır köyü. Yoksulluğun alt sınırındaki bu yerde kavurucu bir yaz yaşanmaktadır. Bütün gün tarlalarda oynayan yaşları beş ile on iki arasında değişen çocuklardan biri de Michele’dir. Yapılan bir yarışta sonuncu olan Michele, terk edilmiş bir evi keşfetme cezasına çarptırılınca o evde kimselere anlatamayacağı korkunç bir sırla karşılaşır. Bu sır, onun çocuk dünyasının canavarlar ve hayaletlerle dolu fantezileriyle birleşince ortaya rahatsız edici bir öykü çıkar. Sağduyusu ve sadakat anlayışıyla ailesine duyduğu sevgi arasında bocalayan Michele, acıklı ve ürkütücü bir öykünün parçası olurken, çocukların saf dünyasıyla büyüklerin para üzerine kurulmuş dünyası da birbiriyle çarpışır. Korkmuyorum’u az rastlanır bir betimsel duyarlıkla işleyen, Michele’nin çocuk dünyasını ve bu dünyanın zengin fantezilerini son derece ustaca ortaya koyan Niccoló Ammaniti, doğanın ve insanın güzellikleriyle çirkinliklerini, bu güzellik ve çirkinliğin yarattığı zıtlığı, yine doğanın öğelerini kullanarak farklı metaforlarla anlatıyor.
Tanıtım Metni