Oysaki zaman örtmez hiçbir yarım kalmışlığın üzerini. İyileştiğini sandığımız yanlarımız, sadece bedenimizde bağışıklık kazandırırken, bir de bunun üstüne yenileri eklenir; sanki kısır bir döngü gibi, ardı arkası kesilmeyen ve birbirinin etrafında dönüp duran. Bu sefer de insanı en büyük şekilde yüzleştirir: eksik doğup eksik yazılmıştı kaderim, hem de sonsuz yarım kalmışlıklarla. Odamın sessizliği içime işlerken, hafifçe gıcırdayan sandalyemde oturuyordum. Yağmurun ritmik sesi, kirli pencerenin ardından süzülen damlaların çizdiği yolu izliyordum. Her bir damla, sanki içimde bir yerlerde yankılanıyor, geçmişin derinliklerinden gelen yankılarla buluşuyordu. Kendimi bu tuhaf, hüzünlü hipnozun içinde kaybederken, kapıdan gelen hafif ayak sesleri beni düşüncelerimden kopardı. Omzuma konan başın sıcaklığını hissettiğimde, Lavin’in bana nasıl yaklaştığını fark etmemiştim bile."Üzgünüm, korkuttum mu?" dedi, sesi nazik ve mahcuptu.
Tanıtım Metni