Günümüzde Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki siyasi gündemi belirleyen tartışmaların önde gelen konularından biri, ülkemizden bu ulusüstü alana ve oradan Türkiye'ye doğru gözlemlenen göç hareketleridir. Bu süreç, temelinde küresel gelir dağılımı azaltıcı boyutuyla ekonomik bütünleşme şeklinde gerçekleşmeliydi. Ancak 19. yüzyılda gerçekleşen liberal göç politikası Birinci Dünya Savaşı'nın başlamasıyla son bulmuş ve günümüze kadar bu insan sirkülasyonu bir daha kozmopolit liberal düşünce doğrultusunda gelişmemiştir. Bunun yerini nasyonal liberalleşmeye dayanan ideoloji almış ve geçen yüzyılın ortalarından sonra yeni bir kimlik kazanarak neoliberalizme dönüşmüştür. Bu yeni ideoloji küresel göç hareketlerinin normatif harcını oluşturmaktadır. Bu anlamda kozmopolit liberal düşüncenin öncülüğü yerine neoliberal bakışa öncülük verilmiştir. Onun içinde Küresel Göç hareketlerinin ortaya çıkarttığı sorunların cumhuriyetçi ve demokratik bir bakışla çözümlerini beklemek biraz safdilane olsa gerek.