Raif Efendi, 20’li yaşlarının başında babasının isteği üzerine Berlin’e eğitim almaya gitmiş, içine kapanık, melankolik bir adamdır. Sanata olan ilgisi sebebiyle bir sanat galerisindeki resim sergisine gider ve orada gördüğü bir kadın tablosundan fazlasıyla etkilenir. Tabloya olan hayranlığı öyle bir seviyeye gelir ki her gün o tabloyu görmek için oraya gider. Ve sonunda tablonun sahibiyle tanışma şansına erişir. Maria Puder, Raif Efendi’nin hayatına silinemeyecek izler bırakacaktır. Sabahattin Ali’nin en çok beğenilen eserlerinden biri olan bu ölümsüz aşk hikâyesi “Kürk Mantolu Madonna” şüphesiz ki edebiyatımızda bir başyapıttır. “Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde, fakat her şeyden habersiz, yaşayıp gidecektim. Sen bana, dünyada başka türlü bir hayatın da mevcut olduğunu, benim bir de ruhum bulunduğunu öğrettin. Bunu sonuna kadar götüremediysen, kabahat senin değil... Bana hakikaten yaşamak imkânını verdiğin birkaç ay için sana teşekkür ederim. Böyle birkaç ay, birkaç ömür kıymetinde değil midir?” “Şimdi ben gidiyorum. Fakat ne zaman çağırırsan gelirim...” dedi. Evvela ne demek istediğini anlamadım. O da bir an durdu ve ilave etti: “Nereye çağırırsan gelirim!”
Tanıtım Metni