Yirminci yüzyılın en önemli Alman yazarlarından biri olarak kabul edilen Arno Schmidt, Nazi Almanya’sında yaşadığı yabancılaşmanın da etkisiyle, insanın insana düşman olduğu ve savaşın dehşetinin hüküm sürdüğü bir dünyada insan türünün geleceği üzerine kafa yorar. Karamsar dünya görüşünün yanı sıra bireyciliğiyle de nam salan Schmidt, gündelik dili dönüştürerek kendine has bir üslup, ayrıca sözcüklerin gerçek anlamlarını ve birbirleriyle bağlantılarını ortaya koyduğunu düşündüğü kendi yazım kurallarını yaratmıştır. 1949’da yayımlandığında büyük heyecan yaratan Leviathan ya da Dünyaların En İyisi, yazarın ölmüş bir Alman subayın günlüğü şeklinde kaleme aldığı öyküsüdür. İkinci Dünya Savaşı’nın son günlerinde, kayıp asker ve sivillerden oluşan bir grup insan buharlı bir trende buluşur. Bazıları Tanrı’ya inancını korurken kimi de yazgısına boyun eğmiştir. Ancak cepheden; insanın kötülüğünün damgasını vurduğu bu dünyadan kaçma çabası umutsuz bir girişimdir. Dünyayı Leviathan adlı canavar yaratmış, onun yırtıcı doğası insanoğluna geçmiştir. 1951 tarihli Kara Aynalar’da ise Üçüncü Dünya Savaşı’nın yol açtığı kıyametin ardından sağ kalan bir adam yeryüzünde tek başına dolaşır durur. Bütün kurallar askıya alınmış, bütün yasaklar kalkmıştır. Yedi yıllık yalnızlıktan sonra, bu nükleer savaştan sağ kurtulan tek kişinin kendisi olmadığını fark eder.
Tanıtım Metni