Her türlü tekil ve bağlayıcı dayatmanın ötesinde, toplumun tüm fertlerini seçimlerinde özgür bırakması gerektiği yönündeki prensip liberalizmin en açık ve bildik tanımı olageldi. Bu esas, adalet prensiplerinin düzenleyici rolünü kabul ederken, iyi bir hayatın nasıl olması gerektiği yönündeki yerleşik öngörülere mesafeyle yaklaştı. Bütün tartışmanın gelip bağlandığı yer ise bu tür prensiplerin gerçekten var olup olmadığı. Ve eğer yoksalar, ahlaki ve siyasal bir ideal olarak adaletin sonuçlarının neye benzeyeceği.
Rawls, Nozick, Dworkin gibi düşünürlerle birlikte, konu hakkında fikir beyan eden parlak bir kuşağın en seçkin, en etkili temsilcilerinden Sandel, çağdaş liberalizme dair en parlak eleştirilerinden birini bu kitapta temellendiriyor. Liberalizmin sınırlarını, onu tayin eden kişi kavrayışının köklerine kadar izleyip topluluk fikrine dair daha geniş bir tartışmanın temel ilkelerini saptıyor. Modern liberalizmi Kant geleneğinde konumlayan Sandel, sonu Rawls’un kavramlaştırmalarına çıkan bir hat boyunca tüm bir liberalizm tartışmasına boyut ve derinlik katıyor.
Basım Yılı | 2014 |
Baskı Sayısı | 1 |
Cilt Tipi | Ciltsiz |
Kağıt Tipi | 2. Hamur |
Sayfa Sayısı | 264 |
Yazar | Michael J. Sandel |