Lüzumsuz Adam’da Sait Faik’in 1940 ile 1948 yılları arasında yazdığı öyküler yer alıyor. Sait Faik’in öykücülüğünde dönüm noktası olarak kabul edilen bu kitapta şehir yaşantısından bunalan, kalabalıktan kaçan, sevgisizliğin içinde yalnızlaşan insanlar anlatılıyor. Lüzumsuz Adam, aynı zamanda flanör -aylak kent gezgini- tiplemesinin edebiyatımıza bir yansımasıdır. Kentin sokaklarında kaygısızca dolaşan ve gözlem yapan karakterlerde korku, karamsarlık, bezginlik gibi duygular ön plandadır. Sait Faik’in kitaba ismini veren Lüzumsuz Adam öyküsünde dediği gibi: “Bineyim bir Boğaziçi vapuruna günün birinde. Bebek’le Arnavutköy önlerinde arka taraftaki oturduğum kanepeden kalkayım, etrafıma bakayım; kimseler yoksa denizin içine bırakıvereyim kendimi.”
Tanıtım Metni