Hiç kimse, “Benim başıma böyle bir şey gelmez, biz farklıyız!” diye düşünmesin. Rengini artık beğenmediği bir gömleği çöpe atar gibi ruhsuz ve duygusuzca vazgeçiyor insanlar onca yıllık sevgilisi, yoldaşı, sırdaşı, hayat arkadaşından… Oysa, bırakın yıllarca pek çok duyguyu paylaştığı kişiyle arasındaki yaşanmışlıkları, eski bir eşyayla bile duygusal bağ oluşturabiliyor insan, atmaya kıyamıyor.
Kapitalizm, insanoğlunun tüm hücrelerine kazımış acımasız tüketim felsefesini. Her şeyi tüketin ki biz kazanalım diye üflüyorlar kulaklarımıza, biz fazlasını yapıyoruz, birbirimizi de tüketiyoruz. Bireycilik, hedonizm ve narsizm virüsleri vefa ve vicdan duygularını yok ediyor. Erkek erkeğin kurdu, kadın da kadının. Çoğunlukla da birbirinin…
Genç ve güçlüyken ağır yükleri taşıyan, gece gündüz çalıştırılan, güçten düşünce de ıssız bir araziye bırakılıp ölüme terkedilen yılkı atı gibi hissetmek, bir arpa boyu kadar yakın bu zamanda tüm kadınlara… O kadar da kolay.
Bu kitap, toplumumuzda daha çok incinen tarafın yani kadının gözüyle bakıyor konuya. O bir tarafta bile, aslında birçok incinen taraf olduğunu, Neveser’in hayat yolculuğuna eşlik ederken görebileceksiniz. Rotası bir erkek tarafından belirlenmiş bu yolculukta dümeni ele almış gibi görünen Meliha ve Sevgi’nin bile ataerkilliğin rüzgârında nasıl savrulduklarına tanık olacaksınız.
Basım Yılı | 2020 |
Baskı Sayısı | 1 |
Cilt Tipi | Ciltsiz |
Kağıt Tipi | 2. Hamur |
Sayfa Sayısı | 138 |
Yazar | Sevinç Feyzioğlu |