Gazeteci Viljar Gudmundsson tüyler ürpertici hikâyelere aşinaydı. O yüzden bir gün, bedeli ödenmemiş suçları olan bir kadını öldüreceğini söyleyen birinden e-posta alınca, yazan kişinin kötü bir şaka yaptığını düşünmüştü. Sonuçta böyle şeyler sadece ucuz polisiye romanlarında olurdu. Fakat ertesi gün sokakta, pencereden atılmış bir kadının cesedi bulunmuştu. Hemen ardından Viljar’ın posta kutusuna da yeni bir mesaj gelmişti. Kendini hâkim, jüri ve infazı gerçekleştiren kişi olarak gören bu yabancı, suçlarının cezasını çekmemiş bir başka kurbandan bahsediyordu. Viljar’ın müfettiş Lotte Skeisvoll ile bir araya gelmesi gerekiyordu. Çok geçmeden katilin onlarla ölümcül bir oyun oynadığını fark edeceklerdi. İpuçlarının hepsi aynı yeri gösteriyor, cinayetler de tuhaf bir şekilde tanıdık geliyordu… Arka planda ise orkestra şefi batonunu sallıyor ve kendi ağıtını çalıyordu. Ölüm senfonisini. Ellerinde notaları o tutuyordu. Maestro, kendisiydi…
Tanıtım Metni