Kapitalizmle ilişkili iktidar biçimleri üstüne düşünme sürecini ilerletebilmek için sadece Marx’ı veya sadece Foucault’yu değil, Foucault’nun Marx’tan yola çıkarak gerçekleştirdiği çalışmayı temel almak daha uygun olacaktır. Bu sayede mücadelenin ikinci bir yolu daha olduğu ortaya çıkar: Henüz kendini arayan, pratik anlamda taslak halinde, teorik olarak da elbette pek az tartışılmış bir yol. Ekonomik zeminde kapitalizme karşı verilen mücadele ile bütün iktidar ve baskı biçimlerine karşı verilen tüm diğer mücadelelerin aynı hedefe yönlendirilmesini amaçlayan bir yol...Marx ve Foucault, eleştirel teorinin görmezden gelemeyeceği iki büyük kaynak; farklı zamanların, birbirine yakın ve bir o kadar farklımeselelerini gündemlerine almış düşünürler... Bu iki büyük mirasın yorumlanışına dair tartışmalar hâlâ hem güncel siyaset hem dedüşünce dünyasının ayrılmaz bir parçasını oluşturuyor.Bu çalışma iki düşünür arasındaki karmaşık ilişkileri aydınlatmak, bu ilişkilere yeni bir gözle bakmak isteyen yazarların düşüncelerinibir araya getiriyor. Yanıt aranan sorular muhtelif: Foucault, Marx’a nasıl bakıyordu? Onu geliştirmek, “aşmak” ya da ona karşı çıkmakniyetinde miydi? Yoksa onu yok mu sayıyordu? Çağımızda Marxçı anlamda sınıf mücadelesi ile Foucaultcu anlamda yaygın iktidarmücadelelerini birlikte ya da birbirine karşıt olarak düşünmek bize ne kazandırabilir? Ve nihayetinde, Foucaultcu bir Marksizm ya da Marksist bir Foucaultculuk mümkün mü?
Tanıtım Metni