‘Eşyanın kişileşmesi' sürecinin sadece ‘insanlar arasındaki üretimin maddîleşmesi' sürecinin sonucunda anlaşılabileceğini kavrayamayan vulgar iktisatçılar, eşyanın toplumsal niteliklerini (değer, para, sermaye, v.s.) bizzat sermayenin kendisine ait doğal nitelikler olarak düşünmüşlerdir. Eşyanın toplumsal nitelikleri, değer, para, v.s. eşyaya ‘bağlanmış' beşerî ilişkilerin bir ifadesi olarak değil de, bizzat eşyanın kendisinin sahip olduğu ve doğal-teknik nitelikleriyle ‘doğrudan birbirine geçen' niteliklerinin bir ifadesi olarak düşünülmektedir. Bu husus, vulgar iktisada ve üretim konusunda kapitalist ekonominin ufkuyla sınırlandırılan basmakalıp düşüncelere sahip katılımcılara özgü meta fetişizminin nedenidir. Bunun nedeni, ‘toplumsal ilişkilerin eşyaya dönüşmesi, maddî üretim ilişkilerinin, bunların tarihî ve toplumsal belirlenişleriyle doğrudan birleştirilmesidir. Üretimin bir unsuru, belli bir toplumsal şekille harmanlanmış ve temsil edilmiştir.
Marx'ın değer teorisi iki temel üzerine kurulmuştur: 1) daha sonraları otonom meta üreticileri arasındaki toplumsal üretim ilişkilerinin varlığını varsayan soyut emeğin maddî bir ifadesi olarak değer şekli teorisi ve 2) toplumsal emek dağılımı teorisi ve daha sonraları emek üretkenliği düzeyine bağlı olan değer büyüklüğünün soyut emek miktarına bağımlılığı. Bu ikisi aynı sürecin iki yönüdür: değer teorisi, toplumsal değer şeklini yani meta üreten kapitalist ekonomide gerçekleştirilen emek dağılımı süreci şeklini inceler…Marx, değeri, belirli bir toplumsal emek şekline bağlı emek ürününün toplumsal şekli biçiminde ele alarak, değerin niteliksel yani toplumsal yönü üzerinde durmuştur.
Cilt Tipi | Ciltsiz |
Kağıt Tipi | 2. Hamur |
Sayfa Sayısı | 300 |
Yazar | Isaak Illich Rubin |