Meğerse yaşamak ne zormuş. Çocukken delicesine büyümeyi isterdik oysa. Özgür olacağımızı zannederdik masumca. Büyüdük büyümesine ama özgürlüğümüzü bir çok şey kısıtlamaya başladığında büyümenin iyi bir hal olmadığını fark ettik ve keşke çocuk kalsaydık demeye başladık. Haklıyken haksız duruma düştük. Doğruyu söyleyince dokuzköyden kovulduk. “Sakın ha düşündüklerini söyleme!” dediler. “Sabret geçer gider” dediler. Hep içimize attık. Sustuk. Durduramadık hataları. Oysa çok güzel bir dünya vardı elimizde, yaşayabilirdik kardeşçe.Olmadı,yapamadık. Doğru olsak da haklı olsak da kimseye sözümüzü diyemedik Gazetelerde, televizyonlarda çıkıp inandığı doğruları söyleyen insanları gördük, imrendik ama biz onlar gibi olamazdık.Bu nokta da sen de benim gibi düşünüyorsan güzel bir tavsiyem var, “ Yaz ” En güzel yöntemdir, “ Yazmak ”. Düşüncelerini topla ve özgürlüğe açılan kapıdan korkmadan geç. Sayfalar bittikçe özgürlüğün tadına bir adım daha yaklaşacak ve yaşamın kıymetini bileceksin. Sonsuzluğa doğru yürürken geride ölüm*süzlük iksiri içirdiğin yazıların kalacak. Sen mutluluğu bu vesileyle yudumlarken, hayallerin, doğruların, olması gereken ne varsa olması gerektiği gibi olurken kelimelerin cümlelerle buluşacak ve gerçekler ortaya çıkacak. Duyduğun haz ise sana dünyanın hala yaşanılabilir bir yer olduğunu ispatlayacak. Meçhul Kadın ise yazma serüveninde değişik kılıklara girip korkularını tetikleyecek. Sen korktukça yeni yazılar kaleminden kan kırmızısı bir renkle bembeyaz sayfaları süsleyecek. Okuyan herkes ölümün ayak seslerini kalp atışlarıyla karıştıracak. Korku, yeni bir ölümlüye senin kaleminle sahip olacak... Kork!
Tanıtım Metni