Masal gerçeğe bir misaldir; anlatılanlar aslında insanın tarifidir, hepimizin hâlidir. Başta Kur’an-ı Kerim olmak üzere kutsal kitapların çoğu, geçmişte yaşananların ve dinler tarihinin kıssalarıyla dolu olduğu için inanmayanlar; “eskilerin hikâyeleri” diye bu metinlerin üzerinde pek durmazlar. Hâlbuki asıl olan geçmişi anmak değil, anlatılanlardan vaktinde alınmayan ibreti hatırlatmaktır. Hz. Mevlânâ da Mesnevî’sinde dinler tarihi, ayetler, hadisler ve bizzat şahit olduklarından ibretler çıkartarak okuyana ve dinleyene, olayların gerçeğini görmeyi ve anlamayı öğretir; en derin ve en karmaşık ilahiyat sorularına cevaplar verir.Elinizde bulunan bu çalışmada Nahîfî’nin Farsçadan Osmanlıcaya tercümesi ile Amil Çelebioğlu’nun ve Abdülbaki Gölpınarlı’nın Türkçe tercümeleri kaynak olarak kullanılmıştır. Tahir-ül Mevlevî’nin ve Ahmet Avni Konuk’un şerhlerinden de faydalanılmıştır. Hz. Mevlânâ’nın kendi sözlerini yansıtan ibretlerle her hikâyenin anlatım maksadının altı çizilmiştir.Mevlânâ Hazretleri’nin sözleri her açılışta ve okunuşta bitmeyen bir hazinedir. Bu kitap, okuyucuda Hz. Mevlânâ’nın eserlerini okuma hevesi uyandırabilirse maksadına ulaşmış olacaktır.
Tanıtım Metni