Mücbir sebep, Roma Hukuku'ndan günümüze kadar ulaşmış çok eski bir kavram olup sözleşmesel sorumluluk açısından önem arz etmesine karşın 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nda tanımlanmamıştır. Benzer şekilde mücbir sebebin sonuçları da Kanun'da açıkça düzenlenmemiştir.
Bu sebeple çalışmamız, giriş bölümünden sonra iki ana bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde mücbir sebep kavramı, mücbir sebebi açıklamaya çalışan teoriler, mücbir sebebin unsurları, mücbir sebebin beklenmeyen hal ile karşılaştırılması incelenmiş, ardından ise ülkemizde ve tüm dünyada halen etkisini gösteren COVID-19 pandemisi ile 22.08.2020 tarihinde Giresun ilinde meydana gelen sel felaketi ile 30.10.2020 tarihinde Ege Denizi'nde meydana gelen ve İzmir ilini etkileyen şiddetli depremin mücbir sebep oluşturup oluşturmadığı değerlendirilmiştir.
Özellikle COVID-19 pandemisinin mücbir sebep oluşturup oluşturmadığı değerlendirilirken mümkün olduğunca öğretide yer alan farklı görüşlere ve ayrıca COVID-19 pandemisi sebebiyle TBK m. 138 kapsamında uyarlama talep edilip edilemeyeceği konusunda emsal oluşturabilecek T.C. Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi'nin yakın tarihli kararına yer verilmiştir.
Çalışmamızın ikinci bölümünde ise mücbir sebebin yalnızca imkânsızlık yönünden doğurmuş olduğu; mücbir sebep nedeniyle meydana gelen ifa imkânsızlığı, kısmî ifa imkânsızlığı ile geçici ifa imkânsızlığının hem genel hem de karşılıklı borç yükleyen sözleşmeler yönünden sonuçları incelenmiştir.
Ayrıca çalışmamız kapsamındaki konular incelenirken mümkün olduğunca öğretideki farklı görüşlere ve Yargıtay kararlarına yer verilmeye çalışılmıştır.