Dünyanın en büyük mülteci nüfusunu barındıran Türkiye, Suriyelilere ilk günden itibaren açık kapı politikası uygulamış ve 2013 tarihinde yürürlüğe giren Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu ile "geçici koruma" statüsü tanımıştır. Bu çalışma kapsamında silahlı çatışma veya yaygın insan hakları ihlalleri gibi sebeplerle ülkelerini terk etmek zorunda kalan ve kitleler halin¬de sığınma arayan kişilere sağlanan geçici koruma statüsünün içeriği ve koşulları incelenmektedir.
"Geçici koruma" statüsü acil durumlarda, kitlesel olarak sığınma ihtiyacı içinde bulunan kişilere koruma sağlanmasına hizmet eden ve sınırlı bir süre uygulanması gereken bir statüdür. Bu bağlamda kişilerin ülkelerinden ayrıl-malarına sebep olan durum sona erdiğinde ülkelerine dönmeleri, bu mümkün değilse kalıcı bir statüye geçişlerinin sağlanması, uluslararası mülteci hukuku ilkelerine uygun bir geçici koruma rejiminin ön şartını teşkil etmektedir.
Yaklaşık 4 milyona ulaşan kişinin tabi olduğu geçici koruma statüsünün şartları, kişilere tanınacak haklar, farklı ülkelerdeki uygulamalar bu çalışma kapsamında detaylı olarak ele alınmıştır. Özellikle geçici koruma statü nün en yakın tarihli uygulamasını teşkil eden Eski Yugoslavya ve Kosova Krizi karşısındaki Avrupa Birliği uygulaması ve Geçici Koruma Yönergesi incelenmiş; Avrupa ülkelerinin sığınmacılara sağladığı statüler, haklar ve uygulamalar karşılaştırmalı olarak ele alınmıştır.
Suriyelilerin ülkede kalışlarının 10. yılına gelinen bu aşamada özellikle Eski Yugoslavya örneği dikkate alınarak geçici koruma statüsünün uluslararası hukuka uygun bir biçimde nasıl sona erdirilmesi gerektiği ve Suriyelilere tanınabilecek kalıcı çözümler de çalışma bağlamında detaylı olarak incelen¬miştir. Böylece Avrupa Birliği bağlamında yaşanan kitlesel akınlara uygula¬nan geçici koruma rejiminin zaman içerisinde nasıl evrildiği ve korunma ihtiyacı içerisinde bulunan kişilere menşe ülkeye dönüş, yeniden yerleştir¬me ve yerel entegrasyon gibi kalıcı çözüm bulma çabaları örnekler bağla¬mında analiz edilmiştir. Bu karşılaştırmalı çalışmanın Türkiye'nin halihazırda yaşadığı uygulamaya ışık tutması ve hem teorisyenlere hem de uygulama¬cılara kaynak oluşturması temenni edilmektedir.