Gözlerini açtığında önce gerçekten uyanıp uyanmadığını anlayamadı. Buraya nasıl tırmandığını hatırlamıyordu. Bahçedeki erik ağacının üzerinde duruyordu. Aşağıda durmuş kendisine bakan Şeytan’la göz göze geldi. Sonra garip bir şeyi fark etti. Elleriyle hiçbir yere tutunmamıştı. Sadece ayaklarıyla dala tutunmuştu. Dala mı tutunmuş-tu? O an aklına gelmiş gibi iki kolunu yanlara doğru kaldırdı. Yanlara kalkan iki şeyin kolları değil de iki küçük kanat olduğunu görünce bir kez daha şaşırdı. Şimdi şunu da fark ediyordu. Baktığı yerde gördüğü manzarayı sanki olması gerekenden biraz farklı algılıyordu. Gözlerinde bir gariplik var gibiydi. - Hey Nandi! Lütfen biraz sakin ol, yoksa bizi aşağıya düşüreceksin. Ya da kontrolü bana bırak istersen. Dedi bir ses. Konuşan bir serçeydi. Bir serçenin gözlerinden bakı-yordu. Konduğu ağaç dalındaydı. Yaptığı telaşlı, kontrol-süz hareketler dengesinin bozulmasına sebep oluyordu. Geri çekilmeyi aklından geçirdiği anda kendini yatağında buldu. Şimdi kendi gözlerinden yatağında uzanmış seyrettiği tavana bakıyordu. - Affedersin bu nasıl oldu anlamadım. Diyerek serçeden özür diledi. Ayrılarak kendi vücuduna döndüğünde fark etmediği bir şey daha vardı. Artık ona Nandi denmesine itiraz etmiyordu. Nasıl olduğunu açıklayamasa da bir şekilde artık bu kelimenin anlamını biliyor gibiydi.
Tanıtım Metni