Ölümden önce hayat var mı diye soran bakışlar altında ekmek ile kan arasına konan gurbetçiliğin taşları yükselirken cennet yakınlaşmadan ve tutuşmadan cehennem şu yaşamak dediğimizin loşluğunda bırakın gideyim desem bir mum ışığı dursam otursam desem bütün ışıkların söndüğü kim ki kör bir bakışın trajedisiyle ağlarken Hayat nerede diye soran bakışlar altında can kırıkları ve lekesiyle mürekkebin bir hayat bir kalem tutuyor olmam neden sayılmaz ki yaşadığımın yok bir şarkısına yaşadığıma dair ve kalemin kan sızısı ve kalemin hayata dokunduğu yerde bir caz cızırtısı ağladığım yanık türküler anladığım yanık türküler yaşadığıma sayılan bu günler cennet yaklaştıkça ve tutuştukça cehennem Ölümden önce hayat var mı diye soran bakışlar altında bir sabah denizinden fışkıran cümle kapısı aralandığında sağdaki ilk tabutta ben yatıyor olacağım musallada kırmızı bir gül kanamasıyla ve benim mezarımın taşında dersini aldığım günlerin hep geç geldiği iman gözüyle görene kadar bir bakışlık sonrasına böylece bırakıyorum her şeyi
Tanıtım Metni