İstihbarat ve istihbarat tarihi denince ilk akla gelenler gizli haber toplama faaliyetleri, insan istihbaratı, casusluk, karşı casusluktur. Devletin ülke içi ve dışında kendine tehdit gördüğü rakip devlet, kurum ve kişileri takibi veya onların yürüttüğü istihbarat çalışmalarına karşı koyma faaliyetleri. Oysa istihbarat sadece gizli kaynaklara dayanmaz, sadece haber toplamaktan ibaret değildir ve istihbarat çalışmalarına sivil alandan çok askerî harekâtta ihtiyaç duyulur. Avrupa’daki önde gelen devletlerle aynı zamanlarda dış temsilciliklerine askerî ataşe kadroları açan Osmanlı Devleti, 1860’lardan itibaren gizli haber toplamaya dayalı ve geçici statüdeki casusluktan açık kaynak ağırlıklı haberlerin analizine dayalı pozitif istihbaratı benimser. İnsan istihbaratı ve gizli haber toplama çalışmaları sonlanmasa da, artık merkezde olan stratejik seviyedeki askerî tehditleri değerlendirmeye elverecek veri bankalarının doldurulmasıdır. karar verme süreçlerine destek olmaya başlar. Doğrudan Osmanlı belgelerine dayalı bu çalışmada; Osmanlı Genelkurmayı ve yurtdışı askerî istihbarat ağının kendisi için yakın tehdit gördüğü devletlerin ordu ve donanmalarını nasıl izlediği, alınan haber ve bilgilerin stratejik karar alıcılarca nasıl değerlendirildiği, Balkan devletlerinin Osmanlı’ya karşı birleşik saldırı planları ile Rusların İstanbul’a İtalyanların Trablusgarp’a çıkartma projelerinin yıllar öncesinden nasıl takip edildiği soruları da cevaplanmaktadır.
Tanıtım Metni