Milletler arasındaki ilişkileri bilmek, tarihten önemli dersler almamızı sağlar. Milletler ilişkilerini her zaman barış içinde tutmak isterler. Devletler ise, güçlerini arttırarak kimliklerini ortaya koyma, üstünlük sağlama amacı güderler. Devletlerin dış politikaları da bu çerçevede şekillenir. Buna rağmen birbirlerinin kimlik ve varlıklarını tanıdıkları sürece bir problem ortaya çıkmaz.
İslam dünyasının kaynakları, tarih ve siyaset felsefesine değinmeksizin, kendi zamanının iktidarına uygun olarak hazırlanmıştır. Bu durum kendi iktidarını koruma kaygısıyla açıklanabilir. Bu sebeple Osmanlı-İran ilişkileri bir siyaset, tarih ve siyaset felsefesi olmaksızın, yalnızca pratik siyasete ve günün koşullarına uygun olarak sürmüştür. Bu da iktidarların kendi varlıklarını kanıtlamaya dönük bir durum ortaya çıkarmıştır. Nitekim sadece siyaset alanında değil, bununla birlikte edebiyat, sanat, kültür, bilim, teknik ve din gibi alanlarda da bunu görebiliriz.
Bu iki millet önce Gazneliler, Selçuklular, Harezmşahlılar, Moğollar, Timurlar vs. döneminde birlikte yaşamışlardı. İran ve Türkiye’nin İslam dünyasındaki rolleri tartışmasız ise de, ciddi sıkıntılar da var olmaya devam etmektedir. İktidarların kendilerini kanıtlama ve üstünlük çabaları devam etmektedir. Bu araştırma, çok yönlü bir kaynak araştırması ile, ikili ilişkilerin pozitif ve negatif yönleriyle ortaya konulmasını amaçlamaktadır.
Basım Yılı | 2017 |
Baskı Sayısı | 1 |
Cilt Tipi | Ciltsiz |
Kağıt Tipi | 2. Hamur |
Sayfa Sayısı | 605 |
Yazar | Hamidreza Mohammednejad |