Ötanazi iyileşme olasılığı olmayan hastalığa maruz kalmış kişinin, başa çıkmakta zorlandığı ağrı ve acılarının sona erdirilmesi için, hekimin yaptığı tıbbı müdahale sonucunda acı çekmeden hızlı, kolay ve konforlu ölüm demektir. Biyolojik değişiklik olan ölüm olgusuna, tıp ve hukuk bilimi farklı sonuçlar bağlamıştır. Tıp bilimi açısından kişinin biyolojik olarak varlığı ölümle sona ermiştir. Hukuk bilimi açısından gerçekleşen ölüm kişiliğin sona ermesidir. Ölümle ile birlikte bütün haklar sona erer. Kişiden kalan malvarlığı, miras hukuku bakımından mirasçılara geçerek sonuç doğurur. Dünyanın bir çok ülkesinde hasta ve hasta yakınları, iyileşemeyeceği tıp bilim verileri ışığında kanıtlanmış bir hastalık nedeniyle, başa çıkılması güç acılarla baş başa bırakılmasına tepki göstermiştir. İnsan hakları ve dolayısıyla hasta hakları bakımından kabul edilemez olduğu gerekçesiyle bir dizi mücadele yürütmüşler. 19 Yüzyılın sonları 20 yüzyılın başlarında ABD’nin bir çok eyaletinde sonraki yıllarda Kuzey Avrupa ülkelerinde, Kanada, Avusturalya vb. ülkelerde başlayan bu hareketler, güçlü bir kamuoyu oluşturarak kendi hukuk düzenlerinde ötanazinin yasal kabulünü sağlamıştır. Türk hukukunda ötanazi, Hasta Hakları Yönetmeliği, m 13’de yasaklanmıştır. İyileşemeyecek bir hastalıktan dolayı tıbbi uygulamalarla ağrı ve acıları kontrol edilemeyen hasta, doğal ölümü gerçekleşene dek ağrı ve acılar ile baş başa bırakılmaktadır. Bu durum çoğu hasta ve yakınlarının mağduriyetine neden olmaktadır. Dünyada ötanaziyi kabul eden ülkelerin hukuki süreci incelenerek gerekli düzenlemelerle ilgili çalışmalar ülkemizde de başlatılabilir.
Tanıtım Metni