Atina halkerki ‘birçok bakımdan, herhangi bir çağcıl dizgeden daha halkerksel’ gözükmekte (Russell, 95) ise de, yine de kendi ortamına ve kendi çağına özgü toplumsal ve sınıfsal kısıtlanımlara eşdüşen bir ‘halkerki’ idi ve -Platon açısından özellikle önemli bir olgu olarak- Sokrates’i ölüme gönderen bir rejimdi. Bununla birlikte, Platon’un bu yönetim tarzına karşıtlığı daha nesnel temellere de sahiptir ve O bunu, -sık sık değindiğim gibi- Devlet’in varkalım sorunuyla bağlantılandırmıştır. Hegel gibi, O da halkerki yönetimindeki toplumların, ‘edimsel bakımdan herhangi bir tutunumlu birlikten yoksun anarşik toplumlar’ olduğu; bunların, büyük ölçüde ‘kendi yurttaşlarının içtepi ve arzularını izledikleri’; özellikle büyük ölçekli toplumlarda, çeşitli caydırma yöntemleriyle, kendi yurttaşlarının seslerini kıstıkları; ve ‘özsel bakımdan aptallar tarafından yönetilen yönetimler’ oldukları görüşündeydi (Brooks, 8).
Tanıtım Metni