İşte mimēsis tam da burada; sözü edilmeye çalışılan ‘sınır’ bağlamında, öğrenme arzumuzun bizi getirdiği zihnimizin sınırlarında farkına varabileceğimiz ‘başka’ bir açılıma işâret edebilir. Bu açılım, bilgi ve erdemin ayrılmazlığında söz konusu, Politeia (Siyâsâ) diyaloğunun da asıl değindiği ‘hakîkî’ ve ‘âdil’ bir târihselleşme imkânından başka bir şey değildir. Platon’un Sokratesçi bilgeliği (bilgi ve erdemin ayrılmazlığı) temel alan philosophia ile açtığı târihsel sahne bu açıdan oldukça önemli ve belirleyicidir; çünkü evren hakkındaki bilgimizin bizi tanımlayan rolünde insan oluşumuzu belirlediğini ortaya koyan ilk büyük sistem düşüncesidir. Politeia Şerhi: Mimesis Ekseninde Bir İnceleme, yalnızca felsefenin değil, bütün bir Batı kültür ve düşünce tarihinin de başlangıç noktasında yer alan Platon’un Türkçede Devlet adıyla anılan Politeia diyaloğunu “açmaya” çalışıyor. Bu zorlu görevi yerine getirmek için metinsel, filolojik, tarihsel bir değerlendirmeyle yetinmeyerek filozoftan günümüze gelene dek felsefe, bilim, sanat, antropoloji, iktisat, sosyoloji gibi kültür ve düşüncenin çeşitli alanlarından girişimlerle birlikte Platon düşüncesini okumaya girişiyor. Yaklaşık 2400 yıl önce yazılmış diyalog üzerine bugün konuşmanın imkân ve anlamını bu aralığı da hesaba katarak ortaya koyan şârih, Aristoteles, Kant, Hegel, Marx, Heidegger, Adorno gibi birçok filozofun yanında bilimden (Einstein, Bohr, Heisenberg, Gödel), sanattan (Dürer, Cézanne, Mondrian, Picasso, Duchamp), edebiyattan (Blake, Baudelaire, Rimbaud, Tanpınar, Nazım Hikmet, Oktay Rifat) pek çok ismi de metnin örgüsünün çözülmesine ortak ediyor. Mimesis kavramıyla düşünce tarihini yeniden (d)okumayı deneyen Haşlakoğlu’nun kitabı, Platon’a yanlış “düşülen dipnotlar”dan tekrar filozofa ve metinlerine dönerek yepyeni bir okuma öneriyor. Felsefeyle, Platon’la, toplum, kültür, bilim ve düşüncenin tarihiyle ilgilenen herkes için mutlaka okunması gereken bir kaynak…
Tanıtım Metni