Psikiyatrinin simgesel temel pratikleri, XIX. yüzyılın ortalarında ülkemizde tatbik edilebilmiştir. Ancak tıbbi bir ihtisas alanı olarak kabul görmesi, XX. yüzyılın başlarında gerçekleşmiştir. Yarım asrı aşan bu uzmanlaşma süreci, akıl hastalıklarının etiyolojilerini ve tedavi yöntemlerini belirli bir ölçüde değiştirmiştir. Bahsi geçen değişimin nedenlerini ve sonuçlarını bilim ve tıp tarihi açısından açıklamak için Türk psikiyatri tarihinde, “uzmanlaşma öncesi”, “uzmanlaşma süreci” ve “uzmanlaşma sonrası” olmak üzere üç farklı dönem belirlenebilir. Uzmanlaşma öncesi dönemin sonlarına doğru Osmanlı Devleti'nde akıl hastalıklarını tedavi etme iddiasında bulunan iki temel anlayış öne çıkmıştır. Bunlardan ilki, şifâhânelerdeki hekimlerin benimsedikleri Ahlât-ı Erbaa Kuramı, ikincisi ise tekke, ocak ve zaviyelerdeki şifacıların sahiplendikleri majik-mistik öğretiler olmuştur. Uzmanlaşma sürecinde, Osmanlı hekimlerinin Batı tıbbıyla tanışmaları, eski kuramları terk etmelerinde belirleyici olmuştur. Bu dönemde hekimler, iktidarların da desteğiyle çağdaş natüralist yaklaşımları benimsemişler ve akıl hastalıklarının nedenlerini açıklama konusunda değişime gitmişlerdir. Uzmanlaşma sonrası dönemde ise natüralist yaklaşımlar, tedavi yöntemlerine de büyük ölçüde aktarılabilmiştir. Cumhuriyet sonrasında kurulmuş olan Bakırköy Emrâz-ı Asabiye ve Akliye Hastanesi, söz konusu değişimin en önemli göstergesi olarak kabul edilmiştir. Bu eser, bahsi geçen tarihsel dönemleri, bilim felsefesinin ve bilim sosyolojisinin seçilmiş bazı argümanlarıyla açıklamayı amaçlamaktadır.